İngiliz Telegraph gazetesi seyahat sayfasında Türkiye’de görülmesi gereken 10 yeri fotoğraflarıyla birlikte sıraladığı bir yazı yayınladı.
Görülmesi gereken yerlerin ilk sırasında Diyarbakır Hasankeyf yer alıyor.
HASAN KEYF
Diyarbakır’da kolaylıkla ziyaret edilebilecek bu ikonik yer, kısa bir süre sonra sular altında kalacak.
NEMRUT DAĞI
Unesco listesinde yer alan Nemrut Dağı Türkiye’nin güneydoğusunda 7 bin feet yükseklikte. Devasa Antiochus höyüğü Guinness Rekorlar kitabında.
EĞİRDİR GÖLÜ
Ülkenin güneybatısında dağ ile çemberlenmiş bu göl, tam yaz inzivası. Göldeki küçük adada kalın ve yüzün, eski Bizans sitesi Sagalassos ve Antioch’u ziyaret edin.
SÜMELE MANASTIRI
Bir tepenin içine sarılı, bu nefes kesen ahşap yapı Türkiye’nin Karadeniz kıyısındaki Trabzon’da yer alıyor. Bu terk edilmiş eski Yunan Ortodoks manastır ikonik bir yer.
EDİRNE
Yunanistan – Bulgaristan sınırında yer alan Edirne bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan görkemli bir mimariye sahip.Taçtaki mücevherlerden biri olan Selimiye Camii, Osmanlı’nın en büyük mimarı Sinan’ın baş yapıtı.
KARS VE ANİ
Ermenistan’ın yakınındaki Kars’a gitmeden önce Nobel ödüllü Orhan Pamuk’un ‘Kar’ adlı romanını okuyun. Kars, lezzetli peyniri ve çekici Rus evleri ile ünlü. Yanında da Ortaçağ’dan kalan Ermeni şehri Ani yer alıyor.
AMASYA
Amasya, Türkiye’nin Yeşilırmak Vadisi’nin kıyısında Ankara’nın kuzeydoğusunda kalıyor. Antik Pontus’un krallarının gömütleri nehirin üzerindeki tepelikleri deliyor. Yarı ahşap Osmanlı evleri şimdilerde etkileyici butik otellere dönüşmüş.
VAN GÖLÜ
Bu soda gölü Türkiye’nin en büyüğü. Canlı ve ipekli sularında yüzün ve Akdamar Adası’nda Ermeni kiliselerini ziyaret edin. Van, kaymak ve bal, yağda yumurtalı kahvaltısı, gevrek kuzu eti ve otlu keçi peyniri ile ünlü.
SAFRANBOLU
Dünyanın en büyük imparatorluklarından Osmanlı İmparatorluğu’na yakından bakış için Anadolu’nun kuzeybatısındaki bu etkileyici, güzelce korunmuş, yarı ahşap evleri ve konakları keşfedin. Unesco dünya mirasını koruma listesinde.
İZNİK
Antik adı Nicaea, İstanbul’a kısa bir uzaklıkta Marmara Denizi’nin karşısında yer alıyor. Bu kent, 16 ve 17. Yüzyılda Osmanlı’nın en iyi yapılarına çini üretti. Bugün bu göl kıyısındaki rüya gibi kent eski Bizans duvarları ile çevrili ve İstanbul’un kentsel yaşamından kaçış için harika bir panzehir.
